tıkamak

tıkamak
v. stop, plug, choke up, choke, obstruct, block, block up, stop up, clog, stuff, bung, bung up, congest, engorge, foul, foul up, glut, hold, jam, obturate, occlude, plug up, seal off, spike, spile, stopple, tampon, wad
--------
tıkamak (damar)
v. obliterate

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • tıkamak — e, nsz 1) Bir şeyin ağzını, deliğini, içine konulan veya dışarıdan uygulanan bir nesneyle kapamak Camına vurdular, açtı, Ahmet kızın ağzına bir mendil tıkadı. S. F. Abasıyanık 2) i Yol, su, geçit vb. şeyleri bir engelle işlemez, akmaz, geçilmez… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çanına ot tıkmak (veya tıkamak) — (birinin) sesini çıkaramayacak, kötülük edemeyecek bir duruma getirmek, susturmak İsterseniz çanıma ot tıkar, beni mahvedersiniz. O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rüzgâr gelecek delikleri tıkamak — istenmeyen bir durum veya gelişmeye karşı her türlü önlemi almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gedikleri tıkamak — çıkan veya çıkacak olan zorlukları önlemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulak tıkamak — (bir şeye) bir şeyi duymazlıktan gelmek Vücudu içinden duyduğu çöküntülere kulaklarını tıkar, gözlerini yumar. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lakırtıyı ağzına tıkamak — birinin sözünü bitirmesine imkân vermeden onu ters bir karşılıkla susmak zorunda bırakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız tıkamak — konuşma imkânı vermemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lafı ağzına tıkamak — birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sözü ağzına tıkamak — bir kimsenin konuşmasına fırsat vermeden kendisi konuşmaya başlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulaklarını tıkamak — (bir şeye) dinlemek istememek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzını tıkamak — (birinin) sözünü kesmek, susturmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”